Cuma, Mart 21

koye donus

yillarini gecirdigin sehre donus garip bir duygu. hele gainesville gibi ufak bir yer olunca. biraz once buradaki son 2 sene yasadigim evin oraya gittim. hava cok guzeldi, buranin en guzel zamanlari. yillardir her gun onunden gectigim posta kutularinin onunden gectim bir kere daha, nostaljik miyim nedir. tarif etmek zor. bir yandan garip bir ozlem duyoyor insan, bir yandan artik burada ve ogrenci olmadigina seviniyor. buradaki hayatin rahatligi ve rehavete fena halde alistiran zamanin yavas ilerleme vaziyeti var. devam edip yol almis olmak guzel.

nisan ayi, kuslarin en hareketli oldugu donem basliyor. gozlerim gokyuzunde, buradayken durbunle takip ettigim yirtici kuslari gorurum diye bakiniyorum. aklima salonda uzerine cok tatli bir gunes gelen koltukta uzanmis, pencereden gorulen agacin dallarina bakip tembellik yaptigim zamanlar geliyor. insani uyusturan bir rehavet havasi var bu sehirde. en azindan benim icin oyleydi. su anda avrupa'da fazlasiyla hizli, ordan oraya seyahat ettigim, yogun is hayatini bu yuzden seviyorum, son 6 yilla olan tezatligindan dolayi.

ama oglene dogru piknik masasinda kahvalti sonrasi caylari yudumlarken tavla oynayip keyif yapmanin tadi da bir baska oluyor ki tatil niyetine coook iyi geliyor.

Pazartesi, Mart 10

denge ve risk

hayatimda uzun zamandir olmayan 2 sey: denge ve risk. asfalt yolda dumduz seyir halinde olmaya denge diyemiyorum. girinti cikintili, bol tuzak, cukurlu bir yolda yere cakilmamayi basarmanin adi denge. risk ise tepelerin uzerinden daha hizli atlamak, yolun bol cukurlu kismina yonelmek. kendini bildikce daha cok risk alabiliyorsun. kendini bilmeden risk almanin adi aptallik. uzun zamandir sinirlarimi sorgulayan bir spor yapmamistim. uzun zamandir yere cakilmaktan tirsmanin ne kadar heyacan verici bir sey oldugunu unutmustum. insan cocukken zorluyor en cok sinirlarini. yuzmeyi ogreniyor, bisiklete binmeyi. ne kadar yuksekten atlarsa caninin yandigini. yuksek bir duvarin uzerine cikip asagiya bakmak, gidip gelip atlayip atlamamak konusunda kararsiz kalmak insanin en cok cocukken yaptigi bir sey. buyudukce sinirlar kabulleniliyor. haftasonu "turk'un camurla imtihani" vardi. en zor olan kismi ise sonrasinda bisikleti temizlemekti...

Pazartesi, Mart 3

bisiklet

ilk aklima gelen bisiklet bile degildi, traktordu daha cok. direksiyonlu ve 3 tekerli, plastik. sari renk hakimdi muhtemelen, genelde oyle olur. nasil kirildigini hatirlamiyorum. ama hayatimdan unutamayacagim bir sahne varsa o da ona veda edis animdir. canakkale'de bir yarin basindan denize yuvarlamistik amcamla. kayalarinda arasinda dalgalarla gidip geldigini hatirliyorum. yoklugu ise sonrasindan ilk hatirladigim. eve gidip gelip anneme cevabini herkesten iyi bildigim bir soruyu sordugumu hatirliyorum. "anne, benim bisiklet olmasa da, bisiklet gibi uzerine binebilecegim bir kamyounum var mi?" disarida hava guzel, butun cocuklar bisikletlerine biniyorlardi. ucurumdan yuvarlanan plastik bir traktorun aci intikami. bir cocugun mahzunlugu.

sonraki bisikletim yesildi. diyarbakir'daydik, orduevinde. demek ki siviller de girebiliyordu orduevine, ya da bir tanidik falan vardi. ne kadar heyecanli oldugumu hatirliyorum. disariyi bekleyemeden sabirsizca orduevinin icinde pedal ceviriyordum. benden buyuk bir cocugun yeni bisikletini binmeden iterek goturdugunu hatirliyorum, hayretle sormustum neden binmedigini. babamla yuruye yuruye sokaklardan gecerek eve gelmistik. babam eve cikmis, ben etrafimi saran mahallenin cocuklari arasinda yeni bisikletimle kalmistim. herkes bir kere bir tur atmak istiyordu. aslinda benim fikrim degildi, kalabaliktan bir cocugun onerisiydi. aksam yemegine eve ciktigimda bisikletimle beraber elimde bir tomar para vardi. mahallenin butun cocuklari bir tur atmislardi, ufak bir bedel karsiliginda da olsa. annemlerin cok guldugunu hatirlar gibiyim.

aradan cok zaman gecti, sinif bitirme hediyesi bmx'ler, secim yasaginda izmir'de bombos sahil yolunda hiz yapmalar, yazliktaki bisiklet ceteleri, gece yarisindan sonra gumuldur'un virajli daracik yollarinda maceralar, far niyetine koca dalgic fenerine karsidan gelen arabalarin selektor yapmasi, fena dususler, almanya'da deli bir yokus asagi yolda ellerimi iki yana acip hizla inerken beni sollayan arabanin arkasindan bana dehsetle bakan kizin yuzundeki ifade...

en son bruksel'in ormanlarinda buldum kendimi. haftaici yolculuklarindan bir nefes almak icin haftasonu patikalarinda pedal ceviriyorum. sevgilim ise hala bir fotografini gondermedigim icin sitem ediyor, bu yazi da onun icin, bir de fotograf. en buyuk banyolu evimde kendine yer eden yeni pisikletim: