goz gore gore sobelendik
Sanal alemde bir sobe furyasi esiyor ki sormayin. Sobelenen, kendisi hakkinda 5 sey yaziyor, itiraflarda bulunuyor ve de baska bir kurban secip sobe! diyor. Ben de yeni sobelenenlerdenim. Ee o zaman baslayalim.
1. Ben
Kendim hakkinda konusmak beni huzursuz etmistir. Soyleyim boyleyim demektense kesfedilmek hep daha cekici gelmistir. Tabii kesfeden yakin insanlar oldugu surece. 5 dakika once tanistigin ve de ozellikle cok hosuna gitmeyen biri 'biliyor musun sen yumurtayi rafadan yersin ve de bence en asil duygularin insanisin' deyince bu dogru olsa bile killanmamak elde degildir. Tam burada aklima bir anekdot geliyor -aha konuyu dagitiyor, kendinden baska bir yerlere cekiyor, sobe!- Bodrum'dayiz. Yeni tanistigimiz insanlarla Bodrum sokaklarinda yuruyoruz. Umit(bak yine soz hakki dogdu), yaninda 5 dakka once tanistigi kizdan soyle bir saptama aliyor: "Umiiit, bence sende hic maceraci ruhu yoook!" Umit dumura ugruyor, ben kahkalarla yere kapaklaniyorum ama olan oluyor, hasar bir kere veriliyor, Umit hayatinin geri kalaninda bu onulmaz yarayla yasamak zorunda kaliyor, unutmasina imkan verilmiyor. Zira ne zaman bir araya gelsek "Umit, hatirliyor musun, Bodrum'da bir kiz..."
Ama ne kadar kendinden bahsetmekten hoslanmasa da her insan kesfedilmeyi bekliyor biraz, her insanda kendini dunyaya anlatma ihtiyaci var. Her yazar kendinden basliyor anlatmaya. Isin sirri o zaman insanin dolambacli yollarda yurumesi, herseyi caat diye soylememesi. Ha, bu arada bende acayip macera ruhu vardir, benden duymus olmayin...
2. Buyuyunce basbakan olcam.
Olacagim, baska caresi yok da nasil olacak onun yolunu hazirliyorum. Daha ufacik bir velettim, gazeteciler gelmisti, bu Anadolu Liseleri sinavi denilen sey vardi o zamanlar, buyuyunce ne olacaksin diye sormuslardi. Politikaya atilacagim demistim. Ertesi gunku mansetler: Buyuyunce basbakan olcam! Ozal benden korksun, vs... Gazetecilerin haber ve manset hazirlarkenki hayalguclerinin sinirsizligina o zaman sahit olmustum. Bu olaydan bir iki sene sonra da biz ortaokuldan 3 yatili arkadas haftasonunu Izmir'de ailelerimizle gecirmis, ucakla Istanbul'a okula donuyorduk. Altay maci sonrasi Istanbul'a donen Besiktas takimi ile ayni ucaktaydik. Ucaktaki gazeteciler gelip bir fotografimizi cekti. Sonraki gun haber soyle diyordu: "Harcliklarini biriktirerek Besiktas'in Altay macini izlemeye giden 3 kafadar hicbir maci kacirmiyor." Ulan, nasil bir harclikmis ki bu 12 yasinda harcliktan biriktirdigimiz parayla Besiktas'in butun deplasman maclarina ucuyoruz. Neyse, lafin kisasi siyasete atilacagim. Bunu duyunca ilk sorulan soru soyle basliyor: Bugunku partilerden... Yok, kardesim, yok, parti marti yok, secimlerde hangi partiye oy verecegimizi bile kara kara dusunuyoruz. Ayrica su delege sisteminin de bir degismesi lazim. Olmasi, oldurulmasi gereken cok sey var. Uzerinde calisiyorum...
3. Buyuk buyuk dedem Cengiz'in amcaoglu
Otostopcunun galaksi rehberinde belediye yikim ekibindeki adam Cengiz Han'in soyundan geldigini bilmiyordu. Neden ordularla onune gelen koyleri yakip yiktigi hayaller gordunu anlamiyordu bu yuzden. Benim de genlerimde boyle yikici, kizgin bir komutan var. Ozellikte Turkiye'de sokakta yururken hissettiriyor kendini. Kontrol altinda almak icin insanustu bir caba gosteriyorum. Eskiden sakin, hayatta sinirlenmeyen arkadaslara cok imrenirdim. Sonra farkettim ki benim durumumdan kazanilacak cok sey var. Onu kontrol altina almaya calismak cok sey kazandirdi bana. Hem yaraticilik, hem yikicilik var o gende.
4. Izmirliyim mi ki?
Ailem 18 senedir Izmir'de. Ben 2 sene ilkokul okudum Izmir'de, sonra universite sonuna kadar Istanbul'daydim. Istanbul'dan baska bir sehir yoktu benim icin yillarca. Ama sonra Izmir de agir basmaya basladi. Istanbul'daki insanlar, kesmekes ustume ustume gelince. Istanbul'dan vazgecmek mumkun degil, Izmir ise bana huzur veriyor. Izmir'de Urla, tepede camliklarin altindan, kekik kokularin arasindan, Ege'yi goren bir manzaraya bakarken ulan burada yasanilir valla dedirtiyor. Ankara dogum yerim. Bir turlu isinamadim ama seveni cok. Ankara'yi seven birini sevince goze ister istemez daha bir sempatik geliyor. Bundan sonraki duragimiz ise Avrupa'nin Ankarasi denilen sehir gibi gorunuyor.
5. Hep bir seyler eksik kaliyor.
Evet, oyle oluyor. Hic tam olmuyor. Hep yanina gelip cok fena iskaliyorum. Bazen boyle cok yakinimdan bir seyin gectigini, ulan bir turlu yakalayamadigimi hissediyorum. Tatmin duygusu korkutucu geliyor. Tatmin, kabullenmenin obur adi. Bazi sabahlar sabahin korunde beni cin gibi kaldirip etrafta dolandiran o tatminsizlik. Eger bir gun yazarsam o iskaladigim seye biraz daha yakinlasmak icin olacak. Bana huzur veren o huzursuzluk.
Valla camlak comlek patladi galiba...