Pazar, Ekim 14

prag

alismisiz bir kere cekoslovakyalilastiramadiklarimizdanmisiniz'a, cek cumhuriyeti cok yabanci geliyor, olmuyor. adamlarin dilinde sessiz kelimeler hep yanyana geliyor. havaalanindan itibaren dikkat etmeye basladim. dorder dorder yanyana geliyor sessiz harfler, sesli harflerde kisintiya gitmisler (bunlara unlu-unsuz de denilirdi, hey gidi ilkokul dilbilgisi dersleri, kucuk unlu uyumu, ulama, kaynastirma ve de pçtk).

havaalanindan sehre dogru arabayla yollaniyorum. havada duru bir serinlik var. nefesimi gorebiliyorum ama usumuyorum, gunes guzel vuruyor. tepelerden dolana dolana agaclarin arasindan sehrin kiyisina kuruldugu Vltava (3 sessiz harf) nehrine dogru yaklasiyorum. radyoda ilk karsima cikan kanali degistirme geregi duymuyorum (bruksel'de olsa 30 kere degistirmistim). pek keyifli bir elektronik caz caliyor, ben de pek keyifli bir halde Prag'a giriyorum. Oteli bulmadan once sehri arabayla bir kesfetmeye karar veriyorum. Sayisiz kopruden nehrin bir o yanina, bir bu yanina geciyorum (17 kopru varmis toplam, hepsinin uzerinden gecmek nasip olmadi). arada ulan hangi taraftaydim diye sordugum oluyor. hani sokaktaki bul macayi al parayicilar gibi. avrupa'nin bir cok sehrinde oldugu gibi caddelerin yuzde 80'i tek yon. bu konuya da ayri bir egilmek lazim. avrupa birligi'ne neden girmememiz gerektigine bir baska gecerli sebep bu olabilir. adamlar, en son tamam butun sartlari yerine getirdiginiz, kibris'i cocuk parki yaptiniz, 13 tane resmi dil ilan ettiniz ama simdi de butun caddelerinizi tek yon yapmaniz gerekiyor diyebilir. tek yonlu yol bizim dogamiza aykiri. gidecegi yere en kisa yoldan gitmeyi seven bir milletin cocuklariyiz biz, dolambacli yollar sabrimizi zorlar. ama iste avrupalilar cok seviyor, ben de o yuzden 'aman be bu da tek yonmus' diyerek otele done dolana sonunda variyorum.

prag fazlasiyla turistik bir sehir. roma gibi. hele charles koprusunun uzerinde adim atacak yer bulmak zor. ya sabah erken ya da gece gec saatte gitmek lazim. ben gece gittim.