Pazar, Eylül 30

is gezileri 2

Bir haftada 6 sehir. 4 tanesi Italya. Milan, Mantova, Castelfranco (Franco'nun kalesinin icinde yemek yemek iyi geliyor), Venedik. 2 tanesi Fransa. Paris, Dijon. Atalarima ozenip sol seritte gocebelige gectim. Bir yerde bir gunden fazla gecirmiyorum. Otellerin yerlisi oldum. Gocebelikle Ramazan'i elimden geldigince baristirmaya calisiyorum, simdilik fena gitmiyor. Kalabalik iftar sofralarini, ezani dusunup isimi daha da zorlastirmamaya calisiyorum. Bir yerden bir yere gitmek, icgudulerime gore (yani gps'siz) yol bulmakta ustalasiyorum. Tarzanca yol sorup Italyanca tarif almak hergun yaptigim seyler. Henuz '2 km sonra kime sorsan gosterir' diyen buyuk buyukbabasi Galata'dan gocmus Venedikli'ye rastlamadim. Haftanin en keyifli bolumu tekneyle Venedik kanallarinda yapilan gezinti.

Fransa, Air France hosteslerinin kaba ve muhtemel Turk dusmanliklariyla tatsiz bir sekilde basliyor. Kabaliga tahammul gosterebiliyorum bir nebze ama Turk pasaportuna kine katlanamiyorum. Ufak capta bir patlama yasaniyor havaalaninda, Fransiz ablalar adlarini vermemekte direniyorlar, sikayette bulunulmasindan pek bir tirsiyorlar. Fransa'ya karsi engel olamadigim bir onyarginin icimde buyudugunu farkediyorum, gidisi tersine cevirecek birileriyle karsilasmayi umuyorum.

Yol arkadaslarim caktirmadan hizli Ispanyolca kursuna kayit ettiriyorlar beni, her yemekte yeni bir Ispanyolca cumle kuruyorum. Haftaya resmi olarak Ispanyolca derslerine basliyorum.

Hiç yorum yok: