Çarşamba, Kasım 22

las vegas'tan san francisco'ya -1

Rotarli ve kisa da olsa bir gezi yazisi yazmak gerekiyordu. Artik izledigimiz Amerikan filmlerinden midir nedir soyle dandirik bir arabaya atlayip Amerika'yi bastan basa gezme hayali eskiden beri vardi. Ama mesafeler o kadar goz korkutucu ki yillardir yakin yerler disinda oyle fazla bir yere arabayla gitmeyi goze alamadik. Gerci otobandan basip 8-10 saat araba kullandigimiz oldu ama benim aklimda olan birer serit gidis-gelis, etraftaki doga-heyvan-insan uclusuyle daha bir icice olabildigin yollar. Bu gezide biraz o eksikligi giderdik, araba sollamasi, yok kenarinda durup fotograf cekme, 'ulen bir onceki yol muydu acep?' diye geri donup baska toprak yola girme gibi yillardir hasret kaldigimiz butun faaliyetleri gerceklestirdik. Yol kenarinda durup incir, seftali almak gibi bir hayale ise bastan hic kapilmadik.

Baslangici Las Vegas ile yaptik. Sabahtan Grand Canyon uzerinde havalandik. Colorado nehrinin binlerce yilda milim milim actigi yariklardan olusan ilginc cografyayi tepeden izledik, Google Earth'te sanal olarak icinden uctugum kanyonun gercekte nasil bir sey oldugunu gorduk.
Colun ortasindaki kumar vahasi Las Vegas bir kere bile olsa gorulmesi gerek yer, gece fotografi cekilmesi yer diye diye kumar makinasi enflasyonu yasanan bu sirin ilimizde bir gun gecirdik. Lukus otellerden ici adeta bir ziraat harikasi, bahcivanlik zenaatinin doruga ulastigi Bellagio'yu sevdik. Gece su sovlari da cabasiydi. Asagidaki baglantidan bir kac foto gorulebilir.

Hiç yorum yok: